sabah saatleri
Kanlıca Üsküdar arası dokuz on beş
vapuruna bindim
aslında büyük yolcu motoruydu o benim-kisi
ama canım şimdi ona vapur demek istedi
bildik klasik İstanbul vapuru az
geçer de Kanlıca' dan
vapurun sol arka kıçında
sabahın dokuz buçuğunda
güvertede oturup kahve keyfimi yapıyordum
laf aramızda bir de tütün
güvertede oturup kahve keyfimi yapıyordum
laf aramızda bir de tütün
sabahları güzel olur
denizin rengi ve motorun köpükleri
denizin rengi ve motorun köpükleri
kaptan da desteklermiş gibi keyfimi
sanki kıyıyı yalıyordu dümeni
seyret gözüm yalıları tek tek
dercesine
hani kaptan istese yalılara
girecekti sanki vapur
neredeyse odalarının içine
bir yanda koyu mavi durgun deniz
diğer yanda boğazın delen serin
havası
her yer motorlar ile doluydu
her yer martılar ile kaplıydı
onlarcası
yüzlercesi
binlercesi
bir aradaydılar mavi boğazın koynunda hepsi
belli ki balık sürüsü vardı sularda
belli ki balık sürüsü vardı sularda
bizim vapur ise
geçiyordu aralarından arsızca...
geçiyordu aralarından arsızca...
şöyle bir bakınca
koyu mavi suyun üzerinde duran
beyaz martılara
benziyordu sanki hepsi
fırçanın tuvale kondurduğu beyaz
noktalara
martılar balık için bekliyorlardı
bazıları uçuyordu
bazıları dalıyordu
sürekli bağırışıp duruyorlardı
mest ederek seyredenleri
mest ederek seyredenleri
bir gün öldürecek beni
bu martı sesleri...
küçük bir balıkçı motoru belirdi yanımızda
Çengelköy' e doğru yol alırken vapur
Vaniköy kıyılarında
hani şu altı metre kadar olanlardan
çok yakındı bana
uzansam yakalayacaktım sanki elimle
dümende bir adam
baktım motorun üzerinde ki
yazılı isme
'' ihtiyar '' yazıyordu
dümende ki balıkçı da
ihtiyar idi zaten
ya da ihtiyarlık yolunda
benim gibi
ya da ihtiyarlık yolunda
benim gibi
altmışlarında...
ihtiyarın bir elinde bira şişesi
ihtiyarın bir elinde bira şişesi
diğer elinde dümen
bir yanda motor sesi
oltasını sallamış boğazın
akıntısında gidiyordu
yol alıyordu ekmek teknesi...
yol alıyordu ekmek teknesi...
bir yandan da pizleniyordu...
bilen bilir
alemde buna pizlenmek denir...
belli ki abimiz dün akşamdan
kalmıştı
bir önceki geceyi dengeliyordu boğazın
koynunda
keyifle kendisini akıntıya salmıştı
oltasını da denize atmıştı
havasını da soluyordu İstanbul' un
kokusunu da
öyle ya
balık gerekiyordu tekrar bir
sonraki akşamın sofrasına...
elimi kaldırdım
'' oh işte bu güzel
hayat '' dedim işaret yaparak
o da şişesini kaldırdı '' şerefe '' yaptı
kahve kupam ile karşılık
verdim
selam verdik birbirimize
selamlaştık
göz göze
sabahın serinliğinde derinliğinde...
selamlaştık
göz göze
sabahın serinliğinde derinliğinde...
bizim vapur yanından geçti
gitti
onun motor da yavaşça yoluna devam
etti
bir an yaşananın hepsi buydu
o bir anda ben onu anlamıştım o
beni anlamıştı
güzel olan işte bu anı yaşamaktı...
sadece on saniye
bu on saniye de yaşanan hayat ve
andı...
kısa bir bakış
karşılıklı tebessüm
birlikte kalkan eller havaya
hadi bakalım uğurlar olsun
güzel güne dercesine
bir selamlaşma...
bir selamlaşma...
hepsi on saniyede bitti
bu süre ikimize de yetti...
o an
boğazı' da sevdim vapuru' da...
boğazı' da sevdim vapuru' da...
kasımın kışını
güvertede çarpan soğuğu
güvertede çarpan soğuğu
Vaniköy üstünde doğan güneşi
balıkçı motorunu
bira şişesini
kahvemi
tütünümü
bira şişesini
kahvemi
tütünümü
balıkları
martıları
taze sabah havasını
hepsini...
taze sabah havasını
hepsini...
bir de ihtiyarı sevdim...
gülümsemesini
pizlenmesini
keyfini
selamını
sabahın dokuz
buçuğunda yaşadığımız o anı ...
kimdir nerededir bilmem
sağ mıdır sağlıklı mıdır onu
da bilmem
ne adını
ne evini
ne kendisini hiç bilmem
bildiğim tek şey
bana ait ülkemin bana ait insanıdır
o...
o beni anladı ben onu anladım
sadece on saniyede
Vaniköy' ün o anını yaşadım
Vaniköy' ün o anını yaşadım
bize ait olan mekanları
görürken...
hepimize ait olan havayı
solurken...
kısa anı birlikte yaşadık ve paylaştık
ikimiz...
İstanbul' un herhangi bir yerinde
resimlenmesi
gereken milyonlarca anlardan biri idi ihtiyar...
şimdilik fırçamla değil ama
satırlarım ile resimledim onu
kağıda...
hepsi bu...
Tuncay D. Kalemoğlu
01.Kasım.2017, Kanlıca/ İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder