29 Kasım 2014 Cumartesi

HEY ON BEŞLİ...

hani bu türkü ile oynarız ya...
hey on beşli on beşli 
Tokat yolları taşlı...
eller havada
nasıl dersiniz 
nasıl yaparsınız
hoppidi hoppada...

neden oynarız bilir misiniz...
ulus ruhumuzu kaybettiğimiz için...

bunun bir ağıt olduğunu bilmediğimiz için...
bu ağıtın yazılmasının sebebinin ne olduğunu bilmediğimiz için...
bu ağıtın yazılmasına sebep olanların kıymetini bilmediğimiz için...
bu ağıtın yazıldığı tarihimizi bilmediğimiz için...
bilsek bile umursamadığımız için...
milli ruhumuzu kaybettiğimiz için...

türkü de bilmeyiz zaten...

birileriniz yatıp kalkıyorsunuz, '' Allah '' diye...
diğerleriniz yatıp kalkıyorsunuz '' Atatürk '' diye...
ne Allah' a sahip çıkıyorsunuz...
ne Atatürk' e sahip çıkıyorsunuz...
yedi düvel ve satın aldıkları adamları üzerimizden geçerken bu gün...
fark etmiyorsunuz...

hadi
eller havaya şimdi
hey on beşliler
hey otuz beşliler
hey elli beşliler
hey ne yaştaysanız sizler
oynamaya...

ne oynattığınızı
ne de oynatıldığı-nızı bile anlamıyorsunuz...
yedi düvel ve satın aldıkları adamları üzerimizden geçerken bu gün...
fark etmiyorsunuz...

Tuncay D.Kalemoğlu
www.tdkalemoglu.blogspot.com
29.Kasım.2014
Kanlıca, İstanbul

14 Kasım 2014 Cuma

ÇUVAL...

hatırlarım
bir gün
dün
ne gün ise o gün...

üç aile birlikte idik bir yaz günü 
balkonda
altı kişi beyler hanımlar eşler 
hani bilindik haller
çocuklar bahçede oynamakta
analar babalar muhabbette

sordum kendimce
kahkaha sesleri arasında hepsine
'' bu gün ne biliyor musunuz? '' diye, 
cevap yoktu...
'' dört temmuz...'' dedim, 
gene cevap yoktu...

oysa 
el adamının önemli günüdür o gün
hakkıdır
onurudur...
kuruluş yıl dönümüdür...

oysa 
bizim için  çuval geçirildiğimiz gündür o gün
el adamınca askerimizin kafasına
hak değildir bize bu gün
utanç günüdür anlayana...

anlarlar sandım sorumu ve cevabımı paylaşmak istedim
söyledim
''askerimizin başına el adamınca çuval geçirildiğinin yıl dönümü...''  dedim

(...)

yüzlerinde en ufak bir mimik bile yoktu hiçbirinin...
ne gözlerinde bir üzüntü
ne sözlerinde bir anlam
zaten anlamı olan söz bile çıkmadı ağızlarından...
söyledikleri bir çift kelam bile yoktu bu konuda...
öylece bakıyorlardı suratıma...
sözde hepsi Cumhuriyet çocuklarıydı
sustum...
onlarda sohbetlerine devam ettiler...
o an yalnızdım yanlarında...

heyhat

anlamadıktan sonra akıllar...
hissetme-dikten sonra yürekler...
yukarıdan aşağıya
hepsini çuvala soksan ne olur...
aşağıdan yukarıya
hepsine çuvalı soksan ne olur...

baksanız hepsi bayramlarda onuncu yıl marşını söyler,
sokaklarda bağırıp yürürler bayraklarla...
biliyorum...
'' neredesin sarı saçlım...'' falan diye türkü de söylerler bazen 
hani o coşmuş hallerde
dağlarda 
bayırlarda...

dinliyorum...

ama yüzlerinde mimik yoktu o gün söylediğimde,
bakıyorlardı suratıma öylesine...
en hafif tarifle-meyle
anlamsızca...

hatırlıyorum...

eğer bu gün sorsam aynılarına gene
''TGB' li çocukların yaptıkları nedir bu konuda? '' diye...
hani onlarda çuval geçirdi ya el adamına
inanın bilmiyorum kaçı hatırlar bunu ve cevap verirler '' anlıyorum...'' diye...

ama muhtemelen '' ayıp etmişler '' diyeceklerdir yaptıklarına
veya sokak çetesi bunlar '' nerede kaldı misafirperverlik...''
ya da falan...

derler...
derler...

demeyecek olsalardı böyle eğer bu gün...
mimiksiz bakmazlardı yüzüme öyle o gün...
onlarda satırlarımda ki kelimeler gibi olurlardı  ...
üzgün... 
kızgın...

***

DÖRT TEMMUZ...ONURUMUZUN İĞFAL EDİLDİĞİ GÜN...
http://tdkalemoglu.blogspot.com.tr/2011/07/dort-temmuzonurumuzun-igfal-edildigi.html

***

ama hatırlayın, 

dün de buna benzer değil miydi
yaşadıklarımız biraz, geçmişte...
kimimiz daha çok küçüktük, üç beş yaşında
kimimiz genç, on-beş yirmi-beşinde
demediler mi terörist onlara...
asılan fidanlara...
annelerimiz
babalarımız
amcalarımız
teyzelerimiz
büyüklerimiz
hepi-biz...
onları asan bildiklerimiz...

bu gün kaçımız diyoruz acaba
anlayarak
hissederek
bilerek
tam yürek...
'' haklıymış  fidanlar...'' diye...

o gün annesinin verdiği 
vita yağı sürülmüş üstü toz şekerli ekmek dilimlerini yiyen kızlar
sizler...
veya mahallenin kızlarına 
uzaktan bakıp yanına yanaşamayan toy delikanlılar,
bizler...
bu gün menopozda olanlar bu gün prostatla yatıp kalkanlar 
bu gün andropoz halleri ile uğraşanlar...
halen ne dünü 
halen ne bu günü anlamayanlar...
ve geleceği tükenmekte olan olanları anlatamadığınız 
evinizdeki zavallı çocuklar...

ama onlar görmüşler bu günü...
o gün...
6. filoyu dökerken suya...
o genç...
öbür genç...
diğerleri...
ve Deniz...
fidanlar...
çoğumuz yakan-top oynarken sokaklarda...

ve o gün onların gördüklerini görenler...
işte bu gün olacakları görenler...
TGB' liler...

size bir şey diyeyim mi laf aramızda
hissettiğimdir bu yalnızca
'' haklıymış bak fidanlar...'' diyenler var...
kimler...
onları asanların peşinden
yıllarca esas duruşta gidenler...
ama bu gün bin pişman olanlar...

aman
bu sadece aramızda kalsın
duyulmasın...
sevenim var
tanırlar
üzülürler...

ama...
birileri el adamına şunu da mutlaka demeliler...
yok artık dünkü kadar bu gün ortalıkta
o gün o fidanları astırttığınız gibi kullanabileceğiniz pezevenkler...

o gün bilinmedi...
o gün hissedilmedi...
bu güne gelindi...
muhtemel halen balkonda kahkahalar ile sohbet etmekteler,
bizimkiler...
hissetmeden...

ama bu gün hisseden çok...
hissedecek olan da çok yarın...
yakındır...

'' müzik notası mı bu...'' diyenin uyuttukları...
'' kasaptaki ete soğan doğramam...'' diyenin kuyrukları...
'' huber köşkünü işgal edip oturanın...''  ara-rat-çıları...

o günün piyonları
ellerine sopa tutuşturulup o fidanların üzerine salıverilenler...
hem dünün...
hem bu günün...
Cumhuriyet
millet
Gazi düşmanları...

ve halen balkonda oturan ve sohbet edenler
mimik-sizler...
minik-sizler...
Atatürkçü sizler...

uyandığınızda belki anlarsınız
uyanırsanız...

heyhat

anlamadıktan sonra akıllar...
hissetme-dikten sonra yürekler...
yukarıdan aşağıya
hepsini çuvala soksan ne olur...
aşağıdan yukarıya
hepsine çuvalı soksan ne olur...


çuval...

***


Tuncay D. Kalemoğlu
15.Kasım.2014
İstanbul
www.tdkalemoglu.blogspot.com