19 Eylül 2021 Pazar

İYİ OLMAYAN İYİ OLAN...

iyi olmayan 

bir istemediğini yapmak...
bir de istemediğin ile olmak...
daha iyi olmayan 
bir istemediğini hep yapmak zorunda olmak...
bir de istemediğin ile hep olmak zorunda kalmak
...

iyi olan 

bir istediğini yapmak...
bir de istediğin ile olmak...
daha iyi olan 
bir istediğini  hep yapabilmek...
bir de istediğin ile hep olabilmek...


TDK
tuncaydoğankalemoğlu
19. eylül. 2021
02.02
Bodrum. Turgutreis



7 Eylül 2021 Salı

BABAMIN KELİFİ BENİM ATÖLYEM...

dün gibi
hatırlarım o günleri...

isteseydi eğer babam
kendi isteği ile ayrılmazdı ordudan...
çünkü
daha altı yılı vardı peygamber ocağından zorunlu emekliliğine...
yani 
ordudaki görevinden ayrılması gerekecek dönemine...

ama
o günün öncesi
emekliliğini istemişti sonunda
kalmak istememişti orduda...

sevmediğinden değil elbette
bunun sebebini hiç konuşmadı bile bizimle...
gerek duymadı muhtemelen açıklamaya
zaten mutlaka bir sebebi vardı kendince...
belki de bir değil üç beş tane...

neden...
bilinmez...

ne bulunduğu mevki etkileyebilmişti elindeki imkanlarından vazgeçmesine...
ne oturduğu makam engelleyebilmişti onun emekliliğini istemesine... 
ne de sevdiği meslek konumu durdurabilmişti onu 
ordudan ayrılıp bir dönümlük toprak ve elma bahçesine gitmesine...

bir dönümlük toprak ve elma bahçesi kadar ufak...
kendi dünyası arzusu tercihi kadar büyük...

anlaşılan 
hiç bir şey değiştirememişti onun fikrini
yeni başka bir çalışma ortamını istemesini...

yıllar öncesi...

çocukken çıkmıştı kasap çırağı Bekir olarak ortaokuldan
Kütahya'nın küçük Tavşanlı kasabasından...
ardından Bursa Işıklar Askeri Lisesine ve ardından Harp Okuluna...

aldığı zorlu Komando eğitimi sonrası Eğirdir'de
ABD' de ki komando eğitiminden sonrası
RANGER Kalemoğlu olarak dönmüştü ülkesine...

bunu takiben eğitmen subay olarak görevine gitmişti
bu memleketin en seçkin birliklerinden birine 
Eğirdir Dağ ve Komando Okuluna...

emrinde onca nefer varken 
ve yetiştirirken bu ülkenin yürekli askerlerini...
üst rütbe sahibiyken de ayrıca 
üstelik bu mesleği çok severken...
karar vermişti ayrılmaya ve emekliliğine kendince...

birden...
peki ama neden...

ne ise sebep veya sebepler
onu en iyi kendisiydi bilen...
burada önemli olan 
onun tarafından istenen...

peki ne yaptı...

eğitim yaptığı arazilerden ayrıldı...
tarım yaptığı toprağa gitti...

eğitim için dağlara tırmanmaktan vaz geçti...
üretim için elma ağacına tırmanmak ona yetti...

dağcılık 
tırmanma
travers
pusu 
tahrip 
paraşütle atlama 
harita okuma
hayati idame
derslerini eğitimini vermek ve tatbikatlarını yaptırmak yerine...
çapa yapmayı 
gübre atmayı 
dal budamayı 
bahçe sulamayı
elma toplamayı 
buzhanede depolamayı
tercih etti...

yani
peygamber ocağında ki makam odasından
elma bahçesindeki sandık iş gereçleri ve iş elbisesi deposuna
terfi etti...

yani 
elma bahçesinde ki makam odasına...

kelife...

peki ama neden...

kendisine sormak gerekirdi yaşasaydı şu an eğer 
sebebinin ne olduğunu...
ona bu kararı verdiren acaba neydi diye
neden bundan mutluluk bulduğunu...

demek ki onun için o gün 
bunun için zamanı gelen gündü...

asker makam odasından elma bahçe deposu odasına...

o zaman 
ne oluyormuş bazen hayatta...

bir yerden sonra gönül istemeyince gitmiyormuş ayak 
ayağının istemediği ters gittiği tarafa...

ne makama 
ne rütbeye 
ne paraya
ne mevkie
ne de mevcut elde olan onca imkâna...

peki neden anlattım bunca bilgiyi şimdi ben
çünkü gerçek şu ki...
en azından kimileri için...

bir yerden sonra başka olunca aklın gönlün yapmak isteği
gidiyormuş yürek farklı bir yola..
yeni makam yeri küçük olan ama içindeki dünyası büyük olan...
başka bir ufka ve dergaha...
kelife...
bir dönüm elma bahçesi toprak ve içindeki deposu
yetmiş E. Alb. Bekir Kalemoglu' na...

demek ki ona gerekenmiş
bir zamanlar o zamanın geldiği anlar...
bunu bir tek o anlar...

yani
tercihlerini...

bir bel 
bir kılıç yerine...

bir kazma 
bir mavzer yerine...

bir el arabası 
bir jeep yerine...

bir buda makası 
bir beylik tabanca yerine...

bir elma sandığı 
bir makam masası yerine...

bir de neyse ne 
onlar işte bir şeyler yerine...

yeni dünyası ve bahçedeki makam deposuna
rütbe mevki makam yerine...

içinde bahçe malzemelerinin bulunduğu deposu...
kelif odası...

elma kasaları
tarım için üç beş gereç 
kürek 
bel 
kazma
çalışma elbiselerini astığı kapı askısı
her gün giyindiği soyunduğu bağının mabedine...

kelif...

peki o gün 
yani dün
babamın kelifi...
ne demekti bu onun için...
 
o gün babama şöyleydi...
değer verdiği ve keyif aldığı
ordudan 
askerlikten
eğitimlerden 
makamdan
rütbeden feragat edip...
elma ağaçları 
iş gereçleri 
bel 
kazma 
kürek 
keser 
çizme 
buda makası ile...
keyifli aldığı elma bahçesine ve kelife geçişti...

gelelim bu güne...

peki bu gün 
yani şimdi
benim atölyem...
ne demektir bu benim için...

bugün ise bana şöyle...
zevk aldığım ve keyif duyduğum
mimarlıktan
şantiyelerden 
mermer atölyesinden 
iş makinalarından 
yatırım yapmaktan
iş hayatından 
iş toplantılarından feragat edip...
sanatın dünyası
kalemler 
fırçalar 
kâğıtlar 
boyalar 
mürekkep 
satırlar 
kitaplar 
eserler ile..
kaligrafi resim atölyesine geçiştir...

bahçe ve kelif 
tarafından tercih edilen ve seçilen bir yoldu kendisi için gün...
sanat ve atölye 
tarafımdan tercih edilen ve seçilen bir yoldur kendim için bu gün...

yaşadığım damın altındaki
küçük ama dünyası büyük olan mekanım olan ilk atölyem...

akıl sınırları makam veya para kadar olanların sordukları
kaç para kazanacaksın ki bu işlerden diyenlerin 
sorularıyla karşılaşırken...
hayal etmek ve bilmek istemeyenlerin
hiç anlamayanların ve hiç anlamayacakların sordukları
ne yapacaksın ki bu işlerle diyenleri dinlerken...

bilemezler ki...

huzur makamlarıdır bunlar kendimizce...
bize bunu yaptıran sebeplerimizle...

peki ama
kim anlayabilir yaşantımızdaki bu kararlarımızı ve olanları...

yaptıklarımızı 
hissettiklerimizi 
tercihlerimizi 
sebeplerimizi...
isteklerimizi...

kim bizim kadar bilebilir aklımızdan geçenleri...
ya da değer verir değer verdiklerimize...

neler yapılabileceğini hayal edemeyenler bilemeyenler mi...
yoksa sınırları makam veya para kadar olanlar mı...

hiç kimse...
bilemez...
babamınkini ondan gayri...
benimkini benden gayri...

babamın elma bahçesi ve kelifi... 
zamanında kısmet olan ona 
öğrenmeye yapmaya yaşamaya çalıştığı...
son geldiği ana kadar kaderden...

benim kaligrafi resim sanatım ve atölyem...
bu gün kısmet olan bana 
öğrenmeye yapmaya yaşamaya çalışacağım...
son gelene kadar kaderden...

babamın kelifi...
benim atölyem...

entrikasız...


TDK
tuncaydoğankalemoğlu

https://twitter.com/tdkalemoglu
7. eylül. 2021
Bqdrum. Turgutreis




ATÖLYEM...

 '' hayal edilesi atölyem''...


hiç 
ama hiç eksik kalmıyor sanattan atmosfer
güzel olanı bu...

fazla yok
fazlası yok
fazla olan hiç bir şey yok
fazla olan hiç kimse yok...

gerektiği kadar...
değeri kadar...
yeteri kadar...
az...
öz...

içine girip sığılabilecek kadar küçük...
içine dalıp doldurulamayacak kadar büyük...

her zaman tat alınarak başlanılan sabahın ilk üç keyfi 
kahve ve tütün...
okumak...
müzik...

sessizce ve sezdikçe...
hepsi ayrı ayrı  birbirinin ve o anın mayası kendince...

gelen bir arkadaş varsa eğer o ara 
bu iyi demektir ki 
çalışma öncesi bir dost sohbeti...

gelen var
giden var 
soran var 
paylaşan var
sanatla mutlu olanların hepsi birlikte...


istenmediğinde çalışmamak peş peşe 
yirmi dört gün belki de üst üste...
istendiğinde  çalışmak durmaksızın günlerce
günün yirmi dört saati 
belki de saatlerce...

zorla olmayınca güzel olan mıdır bu acaba hissedilerek yapılan... 
eser deniliyor çıkan çalışmalara böyle severek olunca belki de...
içten gelince yaratılan ve ortaya çıkarılan...

okumak şiiri hissederek deri cilt içindeki ekslibris damgasıyla
kitap...
kağıda yazmak şiirin satırlarını adabıyla kesik uç ve guajla
kaligrafi...
görseli sunmak resmetmek suluboya akrilik ve yağlı boyayla
resim...

çerçevenin içindeki bu üç değer...
bunların hepsini yapmaya değer...

kapıda şöyle yazacak atölyede çalıştığım zaman...

İÇERİDEYİM...
atölyenin içindeyim bir yerlerinde
çalışmaktayım gelirsiniz diye son gelmezse eğer kaderden...


kapıda şöyle yazacak atölyede çalışmadığım zaman...

DIŞARIDAYIM...
hayatın içindeyim bir yerlerde
döneceğim gelirsiniz diye son gelmezse eğer kaderden...


sanatı isteyen geliyor istemeyen zaten başka yerlerde
beğenen izliyor hisseden alıyor
bu çok güzel...

isteyen beğenen hisseden ile ise 
sohbet etmek
yaşamak
çalışmak 
okumak 
yazmak 
tatmak
paylaşmak...

bu daha bir güzel...

istediğini yapmak 
istemediğini yapmamak...
istediklerinle olmak istemediklerinle olmamak...
isteyenler ile birlikte olmak istemeyenler ile olmamak...
bu en güzeli...

birlikte olmak isteyenlerin gelmesi gelen kadar...
sanatı sevenlerin olması seven kadar...
bu hepsinden de güzel olanı...

mutlu olmayana değil mutlu olana yer var o yerde... 
mutsuz edene değil mutlu edene yer var o atölyede...

o mekanda da...
bu gönülde de...

ikisinde de...
iki sinede de...
ikisinin sinesinde de...

entrikasız...


TDK
Tuncay D. Kalemoğlu
11. Ağustos. 2017, 
Kanlıca / İstanbul

***

not;
ileride açacağım 
yazı / kitap / kaligrafi / resim atölyem ve sanat galerisi için düşündüklerim, hayalim, hedefim...
bu günden... 
11.08.2017, 
Kanlıca / İstanbul...