28 Ekim 2016 Cuma

29 Ekim, CUMHURİYET BAYRAMI ve BAYRAK...


ilk yazım... 2005,TDK.

29 Ekim, CUMHURİYET BAYRAMI ve BAYRAK...


Tam bir yıl geçti 29.Ekim.2004 den bu yana.


Bir yıl önce bu sabahın ilk saatleri benim düşünce ve
duygularımın satırlara döküldüğü anlardır. Yatağımda yatarken ve pencereme asılan bayrağımıza bakarken dökülen duygu ve düşünceler...Kendimce doğrularımın kelimelere döküldüğü an...

Çevremde bulunan binaların neredeyse yüzde doksan veya fazlasının
bu bayram veya benzerlerinde bayraksız olması ve bayrak sevgi ve saygı duygusundan
yoksun olması beni rahatsız etmişti. Aslında bu rahatsızlıktan öte tanıdığım birçok kişinin
en basit ve olması gereken bayrak sevgisi ve bağlılığı duygusundan uzak olmaları ve hatta
bu konu konuşulduğu zaman umursamaz, küçümser tavırlar takınmaları idi beni düşündüren.

Gerek bayrak sevgisi, ona bağlılık duygusu, gerekse diğer ulusal değerler den uzak olunması, yıllar süren bilinçli ve akıllı planlanan birçok oyunların ülkemizin ve ülke insanımızın üzerinde olması istenilen örtü değil midir. Bu örtüdür ki kaybolması, yok olması istenilen ulusal birlik ve beraberliği kapatmaya çalışmıştır.Dini inançların yobazlara kaldığı ve inancın itici olduğu düşüncesi,ulusal değerlerin aşırı uçların himayesinde olduğu iddiası, küçümsenmesi ve yüreklerde yer almaması, yıllarca bu ülkede oynanan olağanüstü çaba ve politikaların sonucu değil midir.

Yakın tarihte bu ülke insanları sağ, sol ideolojileri ve mezhep kavgaları ile birbirlerine kırdırılmadılar mı? Bugün de laik - anti laik, dindar dinsiz ve azınlık oyunları(kürt-türk) ile birbirinden koparılmak istenmiyor mu?

Oysa bir ülke yi ve ülke insanlarını birbirine bağlayan, inanç, bayrak, ülke, vatan sevgisi,ümmet olmaktan kurtaran millet olmayı sağlayan değerler değil midir.Bütün bunları başaran ve ülke üzerindeki bu gün mevcut olan o lanet örtüyü, bir zamanlar kaldıran Atatürk ve onun düşüncesi, aklı ve yolu değil miydi.Evet, onun düşüncesi ve aklı idi. Tanıdıkça, öğrendikçe saygı duyulacak ve izlenecek aklı ve düşünceleri, eylemleri idi.

Yakın tarihte hangi şehre veya kasabaya gitsem, şehrin en belirgin tepe veya noktasında büyük ve yüksek Türk bayrağı dalgalanmaya başladı. Ayrıca özel sektör iş yerlerine normalin dışında Bayraklar asıyor. Her ne kadar konutlarda az olsa da.Bir yıl önce bana bu duygularımı yaşatmış ve ortaya çıkmasını sağlamış olan görüntüler ve insan guruplarından(!) sonra, ülkesini seven ve karşılıksız çaba gösteren yurtsever insanların varlığını görmem, hissetmem benim en büyük umudum dur.

Bu gün ülkemi ve ülkem insanımı sarmış olan birçok tehlikenin içinde olanların da aslında tehlikelerin farkında olmayışı, yani kötü niyetli değil, ancak iyi niyet ve aymazlık kurbanı olmaları beni umutlandırıyor. Bu ülkenin değerleri dışındaki oluşumların(küresel güçlerin oluşumları) ve ayrıca yobazların oyunlarının esiri olan birçok insanın özünde taşıdığı vatan sevgisi ve ulusal terbiye, en ufak bir kıpırdanış ta ortaya çıkacaktır.

Gazi'nin Kurtuluş Savaşını başardığı yaşam sürecindeki şartlar ve insanlarımızın durumu ile bu günkü durum arasında büyük farklılıklar olmasına rağmen, değişmeyen ve değişmeyecek olan tek şey bu ülke insanının içindeki bağımsızlık ruhudur. Değil midir ki bu ruh ve öz güven 85 yıl önce ülkeyi işgal etmeye gelenleri def-etmiştir. Ve inanın Türk halkın da bulunan bu ruh ve inanç, bu gün pis emellerini uygulamak isteyenlerin en büyük korkusudur. Hiç bir örtü bu ruhu ve gücü kapatamayacaktır ve yok edemeyecektir.

Bunu yok etmek isteyenlerin 11.Kasım.1938 ' den, yani Gazi'nin ölümünden sonra başlattıkları karşı devrim çalışmaları mutlaka başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Bunu görmek en büyük arzum dur.Ve bunun için bu gün her bir yurtsever birey elinden gelen bireysel ve toplumsal çabayı sarf etmeli, ulusal değerlerine sahip çıkmalı, bayrak ve vatan kıymeti bilmelidir.

Saygı duyulan ve takılan hiçbir bez parçası bayrağımızdan...

Saygı duyulan ve peşinden sürüklenilen hiçbir tarikat dernek simgesi olan bez, başka ulus ve insanların kurduğu tarikat ve kurum değerleri, bizim bayrağımızın hak ettiği, hak ettirdiği, şehit kanı ile onurlanmış değerinden üstün olamaz...

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun...

Tuncay D. Kalemoğlu
29.Ekim.2005

12 Ekim 2016 Çarşamba

istenmiyorsa eğer zorla da olmuyor ki...

sorarlar adama

cenazede
ölümde
doğumda
bayramda
düğünde
sevinçte
tasada

kaç yol vardır bir yerden bir yere gitmek için
yanında olmaya tanıdığının
bir
üç
beş
dokuz
ne kadarsa o kadar gidilecek yol
ne kadarsa o kadar yapılacak yordam
diğeri yoksa beriki
beriki yoksa öteki
ulaşmaya...

hadi bu zamanda yürü denmez adama
kervan da beklenmez düzülsün yola
ama
imkan mı yok istendiğinde gitmeye
yok mudur bir yol ulaşmaya
vardır isteyene kıvırt-mayana...
yoktur istemeyene kıvır-tana...

anlamaz mı aklı olan...

yalandan konuşmak
ağızda sahte kelimeler 
yapmacık ilgi
konuşuyormuş gibi laf kalabalığı yapmak...
hani söyleyeyim de adetten
gerçek olmayan dilde sözde
yalan bakışlar gözde
yalan sebepler özde
hepsi açığa çıkıyor
kötü günde...

anlamaz mı hissi olan...

olmuş gibi olmak normal günde
tükürük akarken dudaktan aşağıya
fark etmeyen botokslu yüz misali...
mış gibi olmak oysa olmamak gerçekte
öncesi anlaşılmayan...
sonrası anlaşılan...
yapay...
sahte...

sanırsın üç beş kişiden birisindir...
sanırsın üç beş kişiden birisidir...
anlarsın o günde
değilsindir...
değildir...

aslı şudur

bir gönlün diğer gönülde 
yoksa eğer yeterince yeri
ne cenazeye gider ne namaza 
ne düğüne gider ne doğuma
ne de niyaza...
gönül istemezse eğer birlikte durmaya namaza...
akıl dünden hazırdır 
araç bulmamaya
bileğini burkmaya...

istenmiyorsa eğer 
zorla da olmuyor ki...


Tuncay D. Kalemoğlu
12.Ekim.2016, Kanlıca.