3 Ekim 2011 Pazartesi

mektup...

sevgili oğlum

kaç yıl oldu mektup yazmayalı
bilmiyorum
ama elli beşime girdiğim bu gün
mektup yazmanın tadını ve kıymetinin ne demek olduğunu
biliyorum…

eskiden mektup yazılırdı oğlum…
sevgiler sitemler satırlara sığdırılmaya çalışılırdı özenle…
herkes tarafından kendince…

ne kapıda beklenen mahalle postacısının uzattığı mektup zarfı…
ne zarf açılınca koklanması istenen koku…
ne içine konulan kuru çiçeğin tanımladığı sevgi…
ne de bir tutam saçın verdiği anlam ve özlemi…
ve diğer değerleri tanımlanamıyor ve yaşanamıyor bu gün
zarfın içinde sakladığı…
ne yazık ki…
hiçbiri…

ben de
kendime bir hediye vereyim dedim bu gün tekrar
bir yıl önce yaptığım gibi doğum günümde
sana tıraş takımı seti aldığım ve yazdığım satırlarım gibi…
http://tdkalemoglu.blogspot.com/2010/10/en-guzel-dogum-gunu-hediyem.html

bu sefer mektup yazayım dedim sana
oğlum
dolmakalem ile yazılan satırlar olsun istedim
saygıyla…
ve katlanıp zarfa konulan mektup olsun
sevgiyle…
belki alacağın ilk mektup olacak bu veya değildir
bilmiyorum
ama benden alacağın ilk mektup olacak bu gün postaya vereceğim…

babaannen de olacağız annen ve kardeşin ile akşam yemeğinde…
sevdiğin mercimek çorbası
sevdiğin köfteleri olacak aile soframızda…
ama muhtemelen zor yiyeceğiz veya yiyemeyeceğiz
boğazımızda kalacak yokluğunda…

satırlardır akla ve gönle giden…
kalıcıdır kelimeler mürekkep ile kağıda dökülen…
kimini sevindiren kimini üzen
yazılan…
uzun uzun anlatılacak olan bir çok şeyi özetler onlar
satırlar…
bir kaçı veya sadece biri çok söz yerine…
burunları sızlatan…

bu gün yazdığım satırlarım ve mühürlediğim bu mektupta olan…

seni seviyoruz berke oğlum…

baban...
ailen...

Tuncay D.Kalemoğlu
03.Ekim.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder