20 Ekim 2010 Çarşamba

AB ( Avrupa Birliği ) MASALI...

Size bir dostumdan gelen (Metin Gündüz ) AB-Avrupa Birliği ile ilgili bazı güncel bilgileri aktaracağım.
Ve,
kendisi ile tanıştığım zaman konuşmasını izniyle kayda aldığım araştırmacı yazar Ersal Yavi 'nin
'' AB nin Önlenemeyen Düşüşü '' adlı kitabı hakkında kısa bir konuşmasını ekleyeceğim...

Aşağıdaki ve ekteki bilgiler bize şunu düşündürebilir...

batıdan ve onun düzeninden medet umanların
devşirilenler-in
akılları vaftiz edilenlerin
kandırılanların
aldananların
zayıf olanların
onların maddi manevi sundukları her türlü kararlara uyanların
ne karar verme hakları vardır

ne güçleri vardır
ne de onurlu bir duruş sergilemelerine imkan vardır...

Zaten '' El Adamı '' ndan medet umanlar

onun parasından yararlanmak istemekle
sisteminin altına girmek ile
gel benim sistemimi de sen düzenle demek ile
onurlarını da yitirmiş olmaktadırlar...

(TDK)''

Elbette aksi fikirler olacaktır.
Ama dünyada kontrolü ekonomik-siyasi güç ile kurmaya çalışan bir gücü algılayamamak,
algılayıp da kabul etmek
ve bunu savunmak,
öyle veya böyle içinde olmak ne demektir,
adını sizler koyun...

Bunu '' AB-Tabuta Çakılan Son Çivi '' kitabı ile Yılmaz Dikbaş pek güzel anlatır...

Önce Metin Gündüz'ün gönderdiği iletiyi (altta ekte) okumakta yarar var.

Ardından gelin bir de araştırmacı yazar Ersal Yavi 'yi ,
yaşadıklarını ve bildiklerini aktardığı,AB ve kitabı hakkında yaptığı kısa bir konuşmada dinleyelim...
Aşağıda ki hatta giriniz lütfen.
On dakikanızı alır...

***
You can watch it here:
http://vimeo.com/12358542

ERSAL YAVİ-Necla Yazıcıoğlu Yavi (2) ile -AVRUPA BİRLİĞİNİN ÖNLENEMEYEN DÜŞÜŞÜ- Kitabı hakkında sohbet...TDK,27http://vimeo.com/12358542

"Kitap Tanıtımı (2) :Araştırmacı Yazarlar ERSAL YAVİ-Necla Yazıcıoğlu Yavi (2) ile -AVRUPA BİRLİĞİNİN ÖNLENEMEYEN DÜŞÜŞÜ- Kitabı hakkında açıklaması...TDK,27.Mart.2010'' Hak,hukuk,uygarlık,temel şart,doruk kararları derken;neo emperyalizmi sömürgeci küreselcilikle özleştirilen bu oportünist liderler,yüksek iç maliyetler nedeniyle bölgesel yatırımları AB dışındakiçağdaş köle toplumlara yönlendirilerek, ÖNCE ÜYE VE ADAY ÜLKELERİ,SONRA DA KOZMOPOLİT VE DEPOLİZİTE ETTİKLERİ KENDİ HALKLARINI ALDATTILAR.USA patentli '' Hire and fire (işe al ve at) modasıyla işsizlik,umutsuzluk ve yolsuzluk kol gezerken,400.000 bilim adamı AB yi terk etti."
Involves Tuncay D.Kalemoglu.

***
siz bakmayın etrafınızdakilere
onların alımlı ve çalımlı tavırlarına
söyleşilerine
yürüyüşlerine
onlar kendileri kadar
sizi kandırabildikleri kadar
kullanıldıkları kadardırlar...
( TDK )

***
Başkalarının değer ve akılları ile yönlendirilenlerin ve
ulus değer ve inançları zayıf olanların
onuru

onursuzluğu
kişiliği
kişiliksizliği
ya kendileri kadardır
ya kendileri gibi olanlar kadar
ya da efendilerinin öğrettiği verdiği izin kadardır...
( TDK )


----------------------------------------------------------------------------------------
EK;

Avrupada Lizbon Antlaşmasını(Anayasa) Değiştirme girişimleri (Güncel yorum)


Bugün(18 Ekim 2010 ) Fransanın Deauville kasabasında Almanyadan Angela Merkel ve Fransadan Sarkozy nin katılımıyla Avrupa Birliği Maliye Bakanları bir araya geldiler .
Avrupa Birliğinin içine düştüğü çok zor Ekonomik Bunalımdan eğer 2013 e kadar çıkabilirse ...ki iyimser bir yaklaşımla , çıkabileceğini umut etmekteler .

Tartıştıkları ve yüzeyde anlaştıkları temel konu :
Avrupada BÜTÇE ve BORÇ BATAĞININ TEKRARLANMAMASI İÇİN Avrupa Birliğinin Anayasası olarak kabul edilebilecek LİZBON ANTLAŞMASININ mali yükümlülükler bölümünde DEĞİŞİKLİK YAPILMASI GEREKTİĞİ KONUSUNDA prensipte fikir birliğine varılması .
Düşünülen (ANAYASA) DEĞİŞİKLİĞİ KISACA :
Üye ülke yıllık bütçe açığının GSYİH(Gayri safi yurt içi hasıla) nin % 3 ünün altında olması ve Toplam Borcunun ise GSYİH nin % 60 ı nı geçmemesi Maastricht Kriterlerine uymayan ülkelerin OY VERME HAKKININ BÜTÇELERİNİ DENGELEYENE KADAR DONDURULMASI CEZASININ KONULMASI teklifi , yani Lisbon Anayasasına bir
SOPA ve DİŞ TAKILMASI , mali kurala uymayan ülkelerin DEMOKRATİK OY VERME HAKKINDAN VE EKONOMİK KARARLARDA SÖZ SÖYLEME HAKKINDAN geçici olarak yoksun edilmeleri ...!
(Avrupa Birliğinde En düşük bütçe açıklı Almanyanın 2010 bütçe açığı % 4.5 den fazla ....! Toplam Borcu ise 2009 da % 155...! idi. ancak Almanyanın borcunun bu sene(2010) da yine de % 90 ... gibi çok yüksek bir oranda olacağı hesaplanmakta ...! )
ANLAYACAĞINIZ BU ZORUNLU KURALIN GETİRİLMESİNİ İSTEYEN ALMANYANIN KENDİ DURUMU BİLE GELECEK İÇİN HİÇ DE İÇ AÇICI DEĞİL .... GÖSTERİMLİK VE UYGULANMASI VE KANUNLAŞTIRILMASI SADECE LAFTA KALACAĞA BENZER BİR TASARIM OLARAK GÖRMEK DAHA GERÇEKÇİ OLUR .
NASREDDİN HOCANIN BİR FIKRASI VARDIR HERKES BİLİR ( DOSTLAR ALIŞ VERİŞTE GÖRSÜN DEMİŞ....) .

Maliye Bakanlarının ülkeleri Ekonomik bunalım içinde iken , adeta elleri kolları bağlı durumda almış oldukları kararın ilerde temsil ettikleri ülkelerce kabul edilip edilmeyeceği şimdilik büyük bir soru işareti olmakla beraber , böyle bir zamanda bu kararın alınması , Birliğin ne denli bir bunalım içine girdiğini göstermesi açısından önem taşıyor .

Günümüzdeki küresel KUR DEĞERİ savaşlarının , önümüzdeki ay G20 ve G8 toplantılarına yansıyacağı ve özellikle Petrol gibi Dolara endekslenmiş küresel EMTİA (commodity)- Bütün dünyada nerede veya hangi ülkede üretilirlerse üretilsinler ARALARINDA TEMELDE BİR KALİTE FARKI OLMAYAN TİCARET MALI ŞEKİLLERİ ( Petrol- Bakır- Altın- Pirinç-Buğday gibi ) fiyatlarına etkisinin de tartışılacağı kesin . Dolara indekslenen petrolü üreten OPEC ülkelerinin KUR SAVAŞLARINI ÇOK YAKINDAN TAKİP ETTİKLERİNE DE ŞÜPHENİZ OLMASIN .


ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ ....

PS , Türkiyenin 2009 Bütçe açığı % 5.5 idi bu sene en az % 7 den fazla bir kalkınma GSYİH hızı ile beraber , bütçe açığının 2010 da % 5 in altında olacağı hesaplanmakta Toplam dış Borç ise 2009 da GSYİH nın % 45 i idi . ( Ülkelerin BORÇLARININ KARŞILAŞTIRAN TABLO EKTE )

Ekte orijinal Haber ( 18 Ekim 2010)

Sarkozy backs Merkel on economic reform

FRENCH PRESIDENT Nicolas Sarkozy has aligned himself with German chancellor Angela Merkel in her push for changes to the European treaties to fortify the EU’s economic system.
In a joint declaration issued in Deauville last night, the two leaders said they had reached a new consensus on measures to strengthen Europe’s system of economic governance.
The emergent alliance between Berlin and Paris came as EU ministers and their officials advanced a political agreement on new sanctions at a meeting in Luxembourg chaired by European Council president Herman Van Rompuy.
This agreement, still subject to the approval of EU leaders at a summit next week, can be introduced without any changes to the European treaties. Mr Van Rompuy described it as “a great step forward” in the EU’s economic system and “the biggest reform” of the euro since the single currency was created.
Mr Van Rompuy will present the measures to the summit, a meeting at which leaders will discuss further initiatives to establish on a permanent basis the ad hoc rescue fund for any distressed euro member.
“Sanctions will be more automatic, they will bite more quickly than they do at present,” euro group president Jean-Claude Juncker told reporters last night in Luxembourg.
The deal also places greater emphasis on debt levels and other macro-economic indicators when Brussels oversees the public finances of member euro members. “An early warning system will detect the risk of real estate bubbles or of unsustainable patterns on the balance of payments, or strong divergences in competitiveness,” Mr Van Rompuy said.
This was the biggest innovation, he added. “These types of risks were neglected in the first decade of the euro.”
EU economics commissioner Olli Rehn said the debate on sanctions now moves to the European Parliament and called for a constructive negotiating stance from MEPs and the council of EU governments.
Governments hope to introduce the new sanctions regime by 2012.
It will follow a new initiative next year in which EU governments will submit draft annual budgets to Brussels in every spring.
Although the agreement reached in Luxembourg waters down Mr Rehn’s original proposal for quasi-automatic sanctions against governments that persistently breach EU budget rules, he insisted the final outcome was “broadly in line” with his plan.
The deal reintroduces a greater than foreseen element of political discretion over sanctions, with a qualified majority vote by ministers required to place a government in the EU’s excessive deficit procedure and a similar vote required to find that a government is in persistent violation of the rules.
Sanctions can be blocked but only by a reverse qualified majority vote, meaning ministers have to vote not to impose a penalty suggested by the commission.
In Mr Rehn’s original plan, there was much less scope for political discretion.
Having pushed for sanctions to be imposed on a more automatic basis, Germany had resisted such measures but softened its stance as Mr Sarkozy came on board to back Dr Merkel’s push for treaty changes.
In contrast to the ministerial agreement reached in Luxembourg, the Franco-German initiative could not be invoked without changes to the EU treaties. Such measures are resisted in many European capitals, Dublin among them, not least because any such change would require a referendum in Ireland.
In addition to pushing for the establishment on a permanent basis of the ad hoc rescue fund, Paris is now supporting Berlin’s call for the development of an orderly insolvency procedure in the euro zone.
This is something resisted by the European Central Bank, but Mr Sarkozy’s decision to support Dr Merkel is likely to have the immediate impact of pushing it up the political agenda.
The joint declaration from Berlin and Paris caused some surprise in Luxembourg, as both countries were perceived to have adopted – in the words of one source – a “less than co-operative” stance in the talks.
Mr Sarkozy and Dr Merkel said it would be necessary to revise the Lisbon Treaty before 2013 in order to allow for a “permanent and robust mechanism” to punish states for excessive deficits.
Sanctions for serious breaches could include the suspension of a member’s voting rights, something requiring treaty change.
“The necessary amendment to the treaties should be adopted and ratified by member states in accordance with their respective constitutional requirements in due time before 2013,” they said.

1 yorum:

  1. Öncelikli Hedefler
    1) Meclisler hileyle ve zorla kurulmuştur. Yaptıkları tüm işlemler gözden geçirilecektir.
    Türk Halkının gerçek temsilcilerinin seçilmesi için,
    Seçim ve Bölük(fırka, parti) yasa taslağı hazırlanmalıdır.
    Bölük Başkanları ve Milletvekilleri, tüm bölük üyelerinin seçmeli olarak belirleyebilme olanağının zorunluluğu olmalıdır.
    Tek bölgeli çift kademeli seçim düzeni yürürlüğe konacaktır.
    Kontenjan veya Türkiye milletvekilliği çarşaf kavramların içine saklanarak kırkharamilerin uşaklarının Türk Halk Yönetimini işgali önlenmelidir.
    Kırkharamilerin delegeler pazarı yoluyla Türk Halk Yönetimini işgali önlenmelidir.

    2) Özelliştirme adı altında talan edilen, yağmalanan, peşkeş çekilen tüm kamu kuruluşları, araziler yeniden Türk Halkının yönetimine geçecektir. Peşkeş çekenler ve yağmalayanlar tutuklanacak ve Türk Devletine karşı zarar ziyan ödeyeceklerdir.

    3) ABD ve İsrail elçilikleri Türk Devletinin içişlerine burunlarını sokmuşlar, halkın içine husümet sokmaya yıllarca çalışmışlardır. Derhal kovulmalıdırlar, gerekirse tutuklanmalıdırlar. Tüm darbelerde şer odağı olmuşlardır.

    4) Haçlı ordusu Nato birimleri derhal kapatılmalıdır. İncirlik ABD üssü çalışanları tutuklanmalıdır. Eşkiya örgütü kurmak, Türk Devletinin varlığına karşı silahlı ve sözlü saldırıda bulunmaktan yargılanmalıdırlar.

    5) İsarilin yurdumuzdaki gizli ve açık tüm kuruluşları Türk halkına açıklanmalıdır. Çifte vatandaş olan israillilerin isimleri ve oturdukları yerler halkca bilinmelidir.

    6) Derhal Türk Halk Mahkemeleri kurulmalıdır. Her yöre mahkeme üyelerini Türk Örf ve Adetlerine göre belirleyeceklerdir. Mahkemelerde mevcut hakim ve avukatlar arasından yetenekli bulunanları katip olarak görevlendirebilirler.

    7) Türk Silahsız Kuvvetleri, örgütlenerek, yukarıda özetlemeye çalıştığım çıban başlarını sürekli göz altında bulundurarak kuşatma altında tutmalıdır.

    8) Köylüler büyük direnişe hazırlanarak fındık, tütün, pancar, üzüm, incir gibi üretimlerini kendilerine yetecek kadar yapacaktır.

    Üretim ve Tüketim Birlikleri kurulacaktır.
    İsrail bu tür örgütlenmeyi, orada yaparken, diğer ülkelerde bu şekilde iktisadi birlik tü kaka olmaktadır.

    9) İşçiler dayanışarak, kendilerine yetecek kadar üretecektir.

    10) Türk Halk Yönetimi kurulana kadar okullara gidilmeyecektir. ABD Büyükelçiliğinin, masonların yönettiği okullarda Türk çocuklarının, gençlerinin öğrenebileceği bir yararlı iş yoktur.

    11) Türk Halk Ordusu kurulacaktır. Sivillerden komutanlar olabilecektir. Harbiye sınıfta kalmıştır. Gülyan Başkomutanlık yetkilerini gasp etmiştir.

    12) Kısa zamanda kuracağımız Türk Halk Yönetiminde tüm komşularımızla sınırları kaldıracağız. Kırkharamilerin katil güçlerini yöremizden sökeceğiz.

    13) Türk Halk Ordusu kurulacaktır. Sivillerden komutanlar olabilecektir. Harbiye sınıfta kalmıştır. Gülyan Başkomutanlık yetkilerini gasp etmiştir.

    14) Bunun gibi bir çok barışçı hedeflere giderken Türkiye Halk Bölüğü kurulmalıdır.

    Her meslekten, her yaştan Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşları, Türk Silahsız Kuvvetlerini oluşturarak her hafta düşman kaleleri etrafında Türk Halk Oyunlarını oynamalıdır.

    15) TSK içindeki iltihap, kanser odaklarını kendi dişleriyle temizleyerek Türk Halk Ordusuna dönüştürülecektir. Hemde tek kurşun atmadan.

    16) Talat Aydemir ve gambaz Türkeşin 1963lerdeki oyununa hiç bir aklı başında subay gelmez.
    TSK içindeki dürüst unsurlar oyun dışı kalmışlardır, yenilmişlerdir.
    Türk Silahsız Kuvvetlerinin doğru yönlendirilmesi, idare edilmesi sadece Türk Halkının üzerine güneş çavmasını sağlmayacaktır, tüm Yelkensiz Gemide tüm halkların barış içinde yaşayabilmeleri için önemli bir adım atılmış olacaktır.

    Biline, İsmet Aydemir

    YanıtlaSil